30 Aralık 2012 Pazar

Kırmızılı Kız

             Normalde pazar akşamları gece yatmadan banyo yaptırılırdık benden bi yaş küçük kardeşimle,bazen o önce banyo yapardı,bazen de ben.Banyodan sonra sobanın yanına koşardık,üstümüz başımız kurulanır,donlarımızı bi çırpıda annemiz giydirir,saçlarımız taranırdı.Kardeşimle durmadan sobanın üzerine tükürürdük.Annem gördüğü zaman kızardı ama çok hoşumuza gidiyodu bu tükürme işi.Daha sonra okul için çantamız hazırlanırdı.Tırnaklar kesilir,yatağa girilir,sonra kardeşimle makara yapardık.Makara dediğim Tsubasa'nın son bölümü,(bilenler bilir) şapkalı efsane kaleci Genzo Wakabayashi'nin o topu nasıl çıkardığı hakkında falan konuşurduk.Daha sonra ise sıcaklığın verdiği mayışmayla uykuya dalardık.O pazar günü erkenden banyo yaptırmıştı annem bizi.''Akşama düğün var dönüşte geç olur'' demişti.Banyodan sonra en güzel elbiselerimizi giyindik.Hiç unutmuyorum üzerimde diz kısmında pokemon baskılı kot pantolon,oduncu gömleği,onun üzerinde de şuan 50 yaş üstü amcaların giydiği desenli hırkam vardı.Düğünleri kardeşimle çok seviyoduk.Çünkü uslu durursak bi süre sonra babam şişe Pepsi'lerle bizi ödüllendiriyordu.Hemen bitmesin diye pipetle çektiğimiz kolayı tekrar yine içine höpürdetiyorduk.Bi süre sonra kolanın asidi kaçmış şekerli sudan farklı kalmıyodu.Ama en azından dışından belli olduğu üzere pek de hijyenik olmayan sürahilerle gelen bol sulu limonatalardan içmiyorduk biz kardeşimle.3 saati aşkın süredir elimizden düşürmediğimiz kola şişesiyle düğünü bitiriyorduk.Piste çıkmazdım hiç.Hatta günümüzde düğünlerde oradan oraya koşturup yerinde durmayan çocuklar gibi de değildik biz.Masada izlerdik olan biteni.Zaten her zaman düğünlerde piste çıkıpta hünerlerini gösterenlere gıpta ile bakmışımdır,benim için büyük cesaret isteyen bi durum bu.Ben zaten oynamayı bilmiyorum da,oynamayı bilsem de çıkar mıyım onu bile bilmiyorum.Düğünlerde zeybek oynayan çocukları hep kıskanmışımdır zaten,çocuktaki hava Oscar alan adamda bile yok lan,bütün kızların dikkatini çekmeyi başarıyo haliyle.O düğünde de ağzımda pipet kolayı içip içip içine tükürürken gözüme bi kız takılıyo.Pist görüş alanımı engelleyen yuvarlak kolonu kendime siper ediyorum ve durmadan kıza bakıyorum.Üzerinde kareli kırmızı tonlarında bi gömlek,altında kırmızı bi etek,ayağında da beyaz k.çorap ve kırmızı şirin bi ayakkabısıyla kombinlenmiş saçları örgülü kız.Zaten yapıcak pek bişey de yok,kızı kesmeye başlıyorum ben,gözüm hep kırmızılı kızda.Beni görsün diye iyice kolonun kenarına geliyorum.Sandalyede daha dik oturuyorum sanki çok uzun boyluymuşçasına.Bi ara benim tarafıma doğru bakıyo,elimi kaldırasım geliyo o an,kaldırmıyorum ama ondan başka herşeyi yapıyorum zaten,belli de ediyorum kendimi,bakışıyoruz,daha sonra gözlerini kaçırsa da o da bakıyo arada.Biz bi süre böyle devam ediyoruz.Takıdan sonra bunlar ailesiyle masadan kalkıyolar.Aile dediğim bi annesi bi de ablası var.O sırada babam geliyo masaya.''Ben Fadime ablanları eve bırakıp gelicem bi yere ayrılmayın uslu durun''diyo kardeşimle bana.''Ben de gelicemmm''diye üsteliyorum ve hemen babamın elini tutuyorum.Arabanın arkasına geçiyorum hemen,sonra kapı açılıyo.Önce kırmızılı kız biniyo arabaya,sonra ablası,sonra da annesi Fadime abla.Ben bacaklarımın arasında Pepsi şişesiyle pipeti şişenin içinde çeviriyorum.Sonra Fadime abla başımı okşayarak ''Bu senin büyük oğlan mı Saaalimm ağabeyyy '' diye soruyo babama.Babam da ''Evet büyük oğlan bu bizim'' diyo.Ben o sıra başımı iyice eğiyorum.Kadın bana ''Ben senin guççüğükene (küçükken) altını alıveriyodum yavruum utanma utanma '' diyo yanağımı sıkarak.Benim karizma eksilerde tabi.Gerçi o hırkayla hiçbir kız düşüremezmişim ben de o ayrı konu.Ben bi ara saçları örgülü kırmızılı kıza bakıyorum ve kola içer misin diye işaret yaparak elimde tuttuğum şişeyi gösteriyorum.O'da elleri birleşik bacaklarının arasında kafasıyla hayır işareti yapıyo.Evet deseydi ne içecekti onu da bilmiyorum gerçi koladan başka herşey vardı içinde.(Allahın pisi bee !..)
Neyse sonra evlerine geliyoruz,kırmızılı kız annesinin elinden tutarken ''güle güle'' der gibi bi bakış atıyo bana,ben de elim camda ona''görüşürüz'' der gibi bi işaret yapıyorum elimle.
            Aradan yıllar geçiyo,ve biz gerçekten de yıllar sonra görüşüyoruz,daha sonra söz nişan derken evleniyoruz.Bi tane de çocuğumuz var adı Mert.İşte bu da benim hikayem..

           Demek isterdim ama öyle değil tabi,görüşmedik hiç onunla,ismini bile öğrenemedim,düğünlerde gözüm hep onu aradı ama bulamadım,ama ne zaman bi düğüne gitsem,kolonun arkasından örgülü saçlarıyla beni izliyomuş gibi hissederim.Umarım mutludur şimdi.
       
         Bu yazı da senin içindi saçları örgülü kırmızılı kız.Gece gece kulağını çınlattıysam affola,kendine iyi bak.













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder