2 Eylül 2012 Pazar

Askerlik Vol. 2


                 Günde 4 saat nöbetim vardı.Nöbetleri kulede tuttuğumuz ve hava genelde eksilerde olduğu için ,ayağında bot da olsa ,4 kat çorapta giysen ,2.saatten sonra ayaklarının uyuştuğunu ,3.saatten sonra ise artık ayaklarını hissetmediğini hissediyosun.Yine bi gün 04.00-08.00 nöbetini tutuyorum.Hava eksi bilmem kaç derece,her gece gelen tilki bile gelmez olmuş,o derece soğuk yani.Kendi başıma şarkı mırıldanıyorum.Repertuarım her zaman yarım saat içinde tükendiği için kalan 3.5 saatte bi sessizlik çökerdi nöbetlerimde.Bi çıtırdı duydum Zardanadam'ın Kaçacağım adlı şarkısını mırıldanırken.Kulenin camından baktım.Domuzdu,hem de bi kaç tane.Telsizle komutana rapor ettim hemen.Komutan da ''Kurma kolunu çek hazır tetikte bekle,merdivende olsun gözün,eğer yukarı çıkarsa sıkarsın,yoksa sıkma,ben asker gönderiyorum sana ,korkma asker''dedi.''Korkmaymış ,altıma edicem lan ben burda korkma diyosun bi de ,10 kere derin nefes de alıyim mi komutanım ?'' diyorum,tabi telsizin mandalına basmadan söylüyorum bunu :)''Alındı komutanım''diyorum.Kurma kolunu çekiyorum,yanaklara ayakkabı boyası sürüyorum, (mübalağa yaptı),Süleyman Çakır gibi burnumu çekiyorum.Kulenin kapısını aralıyorum ve merdivenin başına nişan alıyorum.Domuzlar kulenin altına geliyolar.Kule çok az da olsa sallanıyo onlar altta olduğu için.İşte o 20 saniyede neler yaşadığımı bi ben bilirim bi de Allah bilir.Neyse ki domuzlar merdivenlerden yukarı çıkmadan geri dönerek karanlığa karışıyolar.Bütün olay vuku bulduktan sonra olay yerine intikal eden Türk polisleri gibi hazır kıta askerleri geliyo bi kaç dk.sonra.''Gelirler onlar arada,havalar iyice bi ısınsın sen o zaman gör ,alış bunlara'' diyolar bana.
           Eğer bi şehrin en işlek caddesine haftasonları sabahın 8.30'unda çil yavrusu (Deyimin nasıl çıktığını merak ediyosan :Keklik kuşunun bir adı da çildir. Tüylerindeki benekler yüzünden bu isim verilmiştir. Dişi keklik yavru çıkarınca onlarla hiç ilgilenmez kendi başlarına bırakır. Yumurtadan çıkan yavrular seke seke çevreye dağıldıklarından sözün buradan kaynaklandığı söylenebilir.) gibi dağılan ,dandik bir kot,üzerine uydurulmuş sırt kısmı dragon temalı gömlek,sinekkaydı sakal,3-5 numara traşlı birilerini görürseniz onların asker olduğunu rahatlıkla anlarsınız.Zaten o saatte dışarda 3 numaralardan başkalarına pek sık rastlamazsınız.3 numaralar,o kadar belirginlerdir ki uydudan bakarak bile görebilirsiniz onları.3 numara,çarşıya gelince önce Atm'ye diğer 3 numaralardan önce parasını çekmek için koşar adım gider.Bi kaç dk.sonra bankanın önü boy boy 3 numaralarla doludur.Herkes ,badisine ''Olum bu hafta farklı bişeyler yapalım lan,her hafta aynı yaa'' gibi her hafta 3 numaraların Atm sırasında söyledikleri klişeleşmiş cümleleri söylerler.Bankadan para çekme işlemi bittikten sonra,bütçesine göre herkes kahvaltı yapmak için kahvehanelere,pastanelere,cafelere giderler.Birlikler,buralarda diğer birliklerin de katılımıyla adeta bir ordu haline gelir.Görüp görebileceğiniz en fazla 3 numara sayısı haftasonları börekçi,simitçi,internet cafelerdeki 3 numaralardır.Kahvaltıdan sonra internet cafeye gidilir.İlk işlem facebook açılır,şafak yazılır kocaman harflerle duvara.Damar şarkılar paylaşılır.Fakat akrabalar ve arkadaşlardan kimse yoktur haftasonu sabahın köründe nette haliyle.Kısa bi süre sonra yavaş yavaş uyanmaya başlar millette.Valide Sultan'ın istisnasız her hafta ''Zayıfladın mı sen yavrum ,bi ayağa kalk bakıyim ,yemek niye yemiyosun sen'' sorusu, ''Yok anne öyle gözüküyodur sana iyiyim çok şükür merak etme sen'' diye cevaplanır 3 numaralar tarafından.Çarşı izni 3 numara için candır ,altın değerindedir .Hele bir de çift çarşı vardır ki o da elmastır ,yakuttur.Bütün bi hafta içinin stresini alır çarşı izinleri.Kantinci olduğum için haftada ortalama 1000 bardak (hesapladım) çay verirdim birlikte.Hafta sonu çarşıda ise gidersin kahvaltı için en sevdiğin yere.Patates kızartmanı,melemenini,sigara böreğini söylersin,''Çay''bardağında adam gibi keyif çayını içer,günün gazetelerini sobanın yanında bacak bacak üstüne atarak büyük bi keyifle okursun.O zaman Hürgeneralsindir.Günün güzel geçmesine paralel olarak,vakitte o kadar hızlı geçer.Bütün gününü internet cafede geçiren 3 numara,sevgilisi geldiyse onunla vakit geçiren 3 numara,kahvehanelerde okey oynayan 3 numara ve şehrin en işlek caddesini(Mecburiyet Cad.)236 kez turlayarak çarşı iznini geçiren 3 numara çeşitleri vardır.Dönüş vakti geldiğinde toplanma yerinde herkesin ellerinde içi ıvır zıvır dolu poşetler,ve yüzlerde pekte belli olmayan bi somurtma ''Ulen haftaya da pazar çıkıcam,nasıl geçicek lan 8 gün :( '' ifadeleri olur.Servisle birliğe dönerken ise dışarda parklardaki herkes sana çok mutluymuş gibi gelir ,bilinçaltın gülen birini zoomlar parkta ,bi anda kendini Takeshi Kitano filminde hissedersin,çocuğu kucağında çok mutludur ,slow motion olur herşey,efkarlanırsın.Sonra birinin ''Aabi Tayvanlı bi kızla konuştum bugün'' ,bi başkasının ''Olum Kemal haftaya o ceketi ben giycem bak söz verdin '',ve yine bir diğerinin ''Parfümü kaça aldın lan,yemedik oolum nasıl kokuyo diye baktık''gibi servis dönüşü muhabbetleri konuşulur birliğe dönene kadar.Karargaha gelmek üzereyken şartelleri indirirsin,mantığı içeri sokmazsın bi sonraki çarşıya kadar,sonra da içinden ''İyi şafak attı bi tane daha en azından,atarsa 52 ''diye iç geçirirsin,kasise hızlı giren transitin tavanına kafanı vururken .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder